Kalemin, kelamının başladığı noktadayız. Elimize aldığımız her lütufta biz susarız, o konuşmaya başlar. Ucundan akan her damlada dökülür mürekkebinden inci taneleri. Karanlıkları aydınlatır, aydınlıkları taşır elinin en kıymetli korumasında.
Kalem konuşmaya başladığında, zaman durur, tarihler en baştan kimlikler giyinir cüsseli gövdelerine. Hükümdarlar kavuklarına, hatunlar haremlerine kavuşur. Bir çocuğun gördüğü eciş bücüş harflerden ibarettir. İlk dokunuş, ilk sır, ilk yoruluş, ilk aşktır.
Kimi baktığında, dünyalar bulur içerisinde, kimi baktığında bulduğu dünyaları baştan inşa eder. Göz vardır, kapılar açtırır, göz vardır görünmezlikler içinde kaybolur.
Kitap, bildiğiniz üzere bir diyardır. Başka bir gezegene ait ekilmiş tohumdur. Her bir yazarın elinde şekillenir, renklere boyanır, çiçekler açar. Kimimiz farkederiz bu renkleri. Hatta kokularını duyar, aralarında dolaşmaya başlarız. Bu tohumları içerimize katmak güzeldir, fakat onların büyümesini, serpilmesini sağlamak o kadar da kolay bir meziyet değildir.
Günümüz yazarlarına baktığımızda maalesef bir yıpranma da söz konusu olabiliyor. Çok fazla bilinen, ünlü ve tercih edilen yazarların varlığında, çok güzel işler yapan ve kendi lisanlarını, hayallerini, dünyalarını insanlara duyurmak isteyen daha az bilinen veya tanınmayan yazarlar kaybolabiliyor, yitebiliyor.
Altın Kalem Ödülleri’nde amacımız hiçbir yazarın kaybolmasına izin vermemek, seslerini duyabildiğimizi ve onların dünyalarına el uzattığımızı bilmelerini sağlamak. Her ne olursa olsun, hangi meslek, hangi görevde yaşıyor olursak olalım, bir kitabın içerisinde bir anne, bir baba, yaramaz bir çocuk, bir ejderha veyahut her şey olabiliyoruz. Hayallarini büyütüp, hayallerimizi büyüten bütün bu insanların her biri bizim için değerli ve bir çocuğun doğumundan, büyümesine kadarki zahmetli yaratma ve şekillendirme güdüsüne sahip oluşlarını ve her bir kelamı kaleme dökerkenki gözyaşlarını, aşık oluşlarını, kahkahalarını biliyoruz. Elimizden gelen tek şey onların seslerinin bize ulaştığını onlara sunmak ve onların gözyaşlarını bir nebze de olsun silip, mutluluklarına eşlik etmek.
Ne mutlu ki sizin gibi insanlar hayatımızda ve biz hayal etmeyi yeniden yeniden öğreniyoruz.
Hayal edin ki, hayal edebilelim!